Paris’te Üç Gün
İstanbul yeni havalimanından,6 şubat sabahı10.35 kalkışla yerel saatle 12.20 civarı Paris De Gaulle havalimanına vardık. Şansımıza hava güneşli ve 14 derece civarındaydı. Kaldığımız üç gün boyunca da güneşli hava bizi hiç bırakmadı. THY, Paris De Gaulle Havalimanı’nda bir numaralı terminale iniyor. Terminaller arası ücretsiz tren servisi var. Bavullarımızı aldıktan sonra otelimize ulaşmak için 3 numaralı terminalden RER trenine bindik. Biletleri istasyondaki elektronik gişelerden kolaylıkla alabiliyorsunuz. Şehir merkezine tek yön 10.30 euro. Taksiyle gitmek isterseniz, 55 – 60 euro. Otelimiz Saint Michel bölgesinde ve Rer Luxembourg istasyonuna yürüme mesafesindeydi. Havalimanından tek bir trenle yaklaşık 50 dakikalık yolculukla merkeze ulaştık. Otelimize ulaşıp, bavullarımızı bıraktıktan sonra vakit kaybetmeden sokağa çıktık. Otelimizin adı Baume. Bulunduğu yer ve toplu taşımaya yakınlığından dolayı tavsiye edebiliriz. Hava güzel ve günlerden de cumartesi olunca bütün kafeler ve parklar doluydu.
Otelimize yakın olan, daha önceden kararlaştırdığımız Freddy’s isimli küçük bir tapas barında öğle yemeğimizi yedik. Menüyü günlük olarak tahtaya yazıyorlar. Biten yemeği tahtadan siliyorlar. Rezervasyon kabul etmiyorlar. Denemenizde fayda var. Fiyatları da uygun… Paris’de genelde saat 14.00’den sonra açık yer bulmanız zor. Saat 14.00’de kapanıp 19.00’da açıyorlar. Genelde pazartesi günleri de birçok yer kapalı. Güzel hoş bir öğle yemeğinden sonra Saint Germain ve Saint Michel bölgesinin sokaklarını keşfetmeye çıktık. Kitapçılar, galeriler, antikacılar, yeme ve içme yerleriyle daracık sokaklarda kaybolabilirsiniz. Bizde öyle yaptık. Yorulduğumuzda kahve molası vererek güzel havanın tadını çıkardık. Hoşumuza giden bir Paris bistrosunda hafif bir akşam yemeği yiyerek günü bitirdik.
Ertesi gün Orsay Müzesi’ni (museeD’Orsay) ziyaret etmek için otelimizden ayrıldık. Metroyu kullanarak rahatlıkla müzeye ulaştık. Orsay Müzesi’nde; Edouard Manet, Claude Monet, Paul Cezanne ve Vincent van Gogh gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini inceleyebilirsiniz.Müze binası, 1900 Paris EvrenselSergisi için tren istasyonu olarak yapılmış. 1939 yılında işlevini tamamlayan yapı yıllar boyunca çeşitli amaçlar için kullanılmış. 1970 yılında yıkımı gündeme gelen bina, 1977 yılında müzeye dönüştürülmüş. Günümüzde Orsay Müzesi şehrin en önemli müzelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Tüm gününüzü bu müzede geçirebilirsiniz. Müzeye gitmeden önce internetten biletinizi almanızda fayda var.
Müzeden sonra Eyfel Kulesi’nin en iyi resminin çekilebileceği Champ de Mars parkına gitmeye karar verdik. Paris’de bulunduğumuz gün gösteri olduğu için metronun musee d’ Orsay’dan sonrası için kapatılmıştı. Bizde Sen Nehri kıyısından yürümeye karar verdik. Pazar günü birçok kişi havanın güzelliğini fırsat bilerek Sen Nehri kıyısındaydı. Yaklaşık bir saatlik yürüyüşle Eyfel Kulesi’nin oraya ulaştık.
Resimlerimizi çekip ve parktaki insanları seyredip biraz soluklandıktan sonra Musevi mahallesi olarak bilinen Marais bölgesine gitmek için uber çağırdık. Küçük butikler, önemli markalar ikinci el satan dükkânlar kitapçılar, takıcılar, lokantalar ve kafeler hepsi daracık sokaklar içinde keşfedilmeyi bekliyordu. Le Marais yeme – içme, alışveriş yapmak konusunda küçük bir cennet. Paris’in mutlaka gezilmesi gereken bölgelerinden.
Son günümüzü sadece etrafı gezme, bu markalarda neler satılıyor diye görmek amacıyla Paris’in alışveriş bölgelerine ayırdık.
Önce metro ile Galeries Lafayatte’ye gittik. Bina gerçekten ihtişamlı. Bütün markaları birarada görebileceğiniz bir alışveriş merkezi.
Sonrasında Paris’in bu en şık alışveriş caddelerinden Rue Saint Honoré Caddesi’ni dolaştık… Özellikle son moda tasarım ürünlerini bulabileceğiniz cadde de fiyatlar gerçekten pahalı. Sonrasında Champs Elysees, ve bence makaronun en iyi adresi olan Laduree pastanesinde kahve molası ile alışveriş turunu tamamladık. Başka yerlerde de makaron yedim. Ama bu lezzeti yakalayamadım. Mutlaka deneyin.
Akşam yemeği için otele dönüp üzerimizi değiştirdik. Daha öncesinde rezervasyon yaptığımız ze kitchengalleria isimliyeregittik. Yediğimiz herşey çok lezzetliydi. Yemekler tadım menüsü şeklinde geliyor. Lezzetler bizim hoşumuza gitti. Yemek yenilecek yerler listenize alabilirsiniz. Böylece kısa gezimizi güzel bir rakşam yemeğiyle noktalamış olduk.
Sabah otelde kahvaltımızdan sonra 13:45’de (Frsaati) kalkacak ve 18:45 de (Trsaati) İstanbul’a varacak uçağımıza gitmek üzere uber çağırarak otelimizden ayrıldık. Yolculuk için 45 euro ödedik. Uberi çağırdığımızda bilgisayarda yolculuğunuz 45 euro tutar demesine rağmen inince mail’imde bizden 59 euro çekildiğini gördük. Hemen itiraz mail’i yazdık. On dakika içinde para hesabımıza iade edilmişti. Karşımızda uluslararası büyükbir firma olması sayesinde hakkımızı aramanın sonucuna ulaştık.
Kısa ama dolu dolu bir gezimizi noktalamış olduk. Yeni gezilerde buluşmak üzere…
Fotoğraflar: Ömer BUMEDİAN © Copyright
Önceki Yazı